Kendi İsteğiyle Sömürülen Ülke: Brunei Üzerinden 2 Soruya Bakış

Bounsoc
3 min readJan 31, 2021

--

1)Dizlerinin üstünde yaşamak mı, ayaklarının üstünde ölmek mi?

Okul defterlerine,sıralara,ağaçlara, içimizdeki alevlere yazdığımız özgürlük vazgeçilmezimiz. Onun uğruna verdiğimiz şehitler ilkokuldan beri hafızalarımızda. Onu bize getirenlere minnet duyuyoruz,önemini çocuklarımıza anlatıyoruz. Peki bütün bu yetiştirilme tarzının getirdiği filtreleri çıkardığımızda, özgürlüğün olmadığı bir yerin kötü olduğunu içtenlikle söyleyebilir miyiz ? Veya gerçekten özgürlük olmayan bir yerin de iyi bir yer olabileceğini düşünüyor muyuz ?

Brunei Sultanlığı Güneydoğu Asya’daki Borneo adasını Malezya ve Endonezya ile paylaşan yüzölçümü İstanbuldan biraz daha büyük bir ülke. 15. yy’da İspanyol kolonisi olan fakat 19. yy’a kadar özgür olan ülkede o tarihten itibaren İngiliz koloniciliği başlamıştır. 1920’de ise ülkedeki en önemli gelişme olan ilk petrol keşfi yapılmıştır. 2. Dünya savaşından sonra tekrar özgürlüğüne kavuşan Brunei’de çok önemli bir adım atıldı. Ülke kendi isteğiyle koloni oldu ! Nasıl ve neden oldu bu ?

2. Dünya Savaşı’ndan sonra çıkan petrole göz koyan Endonezya ülke üzerine baskı oluşturmaya başladığında dönemin Sultanı İngiltere’yi tekrar ülkeye çağırdı. İngiltere ise ülkeyi korumak karşılığında ülkeden çıkan petrolün tam %49’una el koydu. Ülkeye gelen Shell firması ülke petrolünün %49’unu direkt olarak alıyor. ( Postmodern bir East Brunei Company ) Ülkede hala İngiliz Ordusuna bağlı Nepalli askerler kol geziyor. Peki buna karşılık geri kalan %51 petrol ile Brunei ne yaptı, yapıyor ?

Brunei’de fakirlik veya orta kesim diye de bir kavram yok. Bir ev satın alacaksanız bunun %75’ini devlet ödüyor.Yurtdışında okumak istiyorsanız bunu yine devlet karşılıyor. Brunei’yi İskandinavyadan veya Katar’dan ayıran en büyük özelliği ise vergi kavramının olmaması. Evet, ülkede bir çok şeyden vergi alınmıyor, devletten aldığınız hizmet karşılığında ona bir şey ödemenize gerek olmuyor. Herkesin ortalama 4 arabası var çünkü arabalar da vergisiz. Vatandaşları dünyanın en güçlü pasaportlarından birine sahipler, İsrail hariç neredeyse bütün ülkelere vizesiz girebiliyorlar.

Anlayacağınız Brunei özgür bir ülke değil, İngiltere’ye muhtaçlar, bunun karşılığında ise çok ama çok zenginler. Ülkede herkes mutlu. Bize yıllarca öğretilen özgürlük olmadan mutluluk olmaz savına karşı Brunei dimdik ayakta. Özgürlük, özgürlük olduğu için mi bu kadar önemseniyor yoksa Brunei gibi ülkeleri göz ardı ederek refahın tek yolu var sayıldığı için mi bu kadar önemseniyor? Yorumu size bırakıyorum.

2)Refah için demokrasi !’ Peki refah varsa demokrasi ?

Demokrasi.. bugün herkesin dilinde pelesenk olmuş durumda. Bakış açıları çok farklı olsa da büyük çoğunluk varlığının gerekliliğine inanıyor. İyi bir demokrasinin özgürlük ortamını,özgürlük ortamının özgür ekonomiyi, özgür ekonominin de en azından şu an hakim olan liberal düzende refahı getireceği düşünülüyor. Peki zaten halihazırda refah olsaydı, buraya giden önemli 2 adım olan demokrasiye ve özgürlüğe gerek kalır mıydı?

Brunei, bir önceki soruda bahsettiğim gibi refah seviyesi yüksek bir ülke. Brunei’de İngiltere’den farklı olarak bir egemen güç daha var: Kral Hassanal Bolkiah. Ülkede mutlak monarşi var. Yani her şey kralın iki dudağının arasında. İstediğini astırır istediğini kestirir. Ülkede alkol ve sigara tüketimi, evli olmayan karşı cinslerin aynı yerde kalması ve buna benzer birçok insanın tamamen kişisel kararlarına bağlı konu, kral tarafından yasaklanmış durumda. İslam dinine göre yönetilen ülkede kadınların saçlarını veya vücutlarını belli edecek şeylerin giymesi de yasak ama bu kurala çok fazla riayet edilmiyor. Ülke sultanı dünyanın en zengin insanlarından biri. Kendi ve babası adına tonlarca saf altın kullanarak camiler yaptırıyor, sarayında altından odalarda oturuyor. Yani ülkede var olan tüm paralar bir nevi krala ait. Tüm bunlar ve sayamadığımız bir çok şeye bakıldığında söylenebilir ki ülkede demokrasiden zerre kadar bir şey yok. Bugün baktığımızda bizim için kabus gibi gözüken bu durum, aslında para ile çözülebilecek bir durum gibi duruyor çünkü Brunei’de halk sultanlarını çok seviyor. Hiçbir şekilde ekonomik sıkıntı çekmeyen halk, haftasonu Japonya’ya gidip istediği kadar eğlenip rahatça ülkesine geri dönebilmek gibi bir çok imkana sahip olduğu için bu kısıtlamalardan mutsuz değiller. Bu durumdan görüldüğü üzere bir çoğumuz için vazgeçilmez olan bazı özgürlüklerimizin olmadığı bir yerde mutlu olunulabiliyor. Bu durumda paramız olsaydı bile bu vazgeçemediğimiz değerleri savunur muyduk ?

Yazar: Yunus Efe Kurt

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Bounsoc
Bounsoc

Written by Bounsoc

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden bir grup öğrencinin kurduğu bağımsız sosyoloji bülteni.

Responses (1)

Write a response